. facebook
.
{[facebook_like_220]} {[twitter_button]}
#1

Folklorik degerleri

icinde Yozgat,in tarihi .
gönderen kozanliyizbiz • En iyi Kozanli hemserimiz | konular üye uyarma

Folklorik Değerlerimiz
[Yozgat Folklorik Değerler]
HALK OYUNLARI:
Yozgat mahalli halk oyunları açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Orta Anadolu'nun en zengin folklör merkezi olan ilimizde; 15 ayrı kadın oyunu, 10'a yakın erkek oyunu, 50'ye yakın türkü ve bir çok oyun havası vardır. Milli oyunlarda kadın kıyafeti; 3 etek ve pullu festir.

Kadın oyunları davul-zurna, cümbüş, darbuka, keman ve saz eşliğinde oynanır. En çok oynanan kadın oyunları; burçak tarlası, kunduralım, nalinim, feyli turnam, darine-dariney, vıy vıy ve madımak'tır.

Erkek oyunlarında kıyafet; derme yelek, renkli gömlek, püsküllü fes ve şalvardır. Erkek oyunlarından en çok oynananları; Yozgat ağırlaması, bopbili, tek ayak, üç ayak, cemo, yerli gelin, çekirge, aynalı ve kamalı'dır.

Bunların yanı sıra, kaşık oyunları, çiftetelli, asmalarda Üzüm, loli, keçeci baba, vıy vıy, karanfilli, gelin, dünür gibi oyunlar da sergilenir.

Mahalli halk oyunlarımızı "İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Evci Köyü Erkek Halk Oyunları Topluluğu" temsil etmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 25 Eylül 2004 tarihinde Ankara'da yapılan yarışmalarda 1.'liğe layık görülen bu topluluk "Yozgat Ağırlaması, Bopbili, Tekayak, Üç ayak" adlı oyunlarıyla tescillenmiştir.

Ayrıca bazı yörelerde semahlar da yaygındır. En yaygın olarak bilineni "Bozok Semahı" da denilen "Kırklar Semahı"dır.

[Yozgat Folklorik Değerler]

SEYİRLİK OYUNLAR:
SAYA OYUNU:
Saya oyununun geçmişini ve kısaca oynanış şeklini şu biçimde anlatabiliriz: Rivayete göre oyunun kökeni, Orta Asya Bozkırlarına kadar dayanmaktadır. Derler ki ilkbaharla birlikte koyun ve keçilerin yavrulama zamanlarına 15-20 gün kala oyun oynanmaya başlanırmış. Kendileri için herşey demek olan sürülerinin, o seneki yavrularının sağlıklı, verimli ve bereketli olması ümidiyle bu oyun oynanmaktadır. Belki bir yaşam biçimi, belki de uğruna inanılan bir şey ama şurası muhakkak ki, sosyal yaşantıyı ve sosyal dayanışmayı vurgulayan bir tarafı var, Oyun, her sürü sahi binin kapısında tek tek oynanmaktadır. Bu evlerden tuz. ekmek, yağ vb. gıda maddeleri toplanarak Baş arap lakaplı oyuncu nun evinde pişirilip köy halkıyla birlikte bir kısmı yenmektedir. Diğer kısmı ise herkese azar azar dağıtılmaktadır. Bu yiyeceklerden hayvanların yemlerine de katılmaktadır ki sağlıklı doğum, bolluk ve bereket olsun diye.

Bir evin kapısına gelindiğinde aşağıdaki mani okunur:
"Sayacı geldi duydun mu?
Selam verdim aldın mı?
Hey ne kaldı, ne kaldı?
Şurda 50 gün kaldı,
50 günden az kaldı,
30 günden tez kaldı,
Oğlağın yağı yetti,
Kuzunun tüyü bitti.
Şu derede tütün tüter,
Çocumanlar (çocuklar) kefen üter,
Heey çocumanlar heeeey" denilerek evdeki küçük çocuklar, elleri ve yüzleri boyalı oyunculardan bağırılarak ev halkı uyarılır ve evin kapısı çalınarak oyuna başlanır.

Oyunun oynanışı şu şekildedir:
80-90 yaşlarında bir ihtiyar, 15-16 yaşlarında genç bir kızla evlenir fakat kız bu durumdan memnun değildir. Bir süre sonra kız ihyarı bırakıp kaçar. Baş arap lakaplı oyuncu, yine oyunculardan tilkiye halkı koklatarak kızı buldurur. İhtiyar kıza neden kaçtığını sorduğunda ise kız çeşitli bahaneler uydurur. Bu arada tilki lakaplı oyuncu ihtiyara: "Bu kız sana değil bana yakışır." gibi sözlerle kendisine pay çıkarmaya çalışır. Bunun üzerine ihtiyar, kızın kendi eşi olduğunu halka anlatmaya başlar. Bu amaçla kızın kendine ait olduğunu ispatlayacak ve onu kendisine getirecek bir arabulucu seçer. Bu arabulucu sahneye çıkar fakat oyuncular bu arabulucuyu sopalarla döverek oyun dışına atarlar. Oyuncular kostüm olarak koyun-keçi postu, sopa, çıngırak, çeşitli boncuklar, tahta kılıç, el aynası, siyah boya, deri giyecekler vb. kullanmaktadır. Arap, baş arap, kınalı, ala, siyah, beyaz gibi lakaplar ise oyunculara takılmıştır. Lakapların bu şekilde kullanılmasında ki amaç ise doğacak yavruların bu şekilde beklenmesi istenmesinden dolayıdır. Oyunun çeşitli yörelerde değişik versiyonları olabilir.

[Yozgat Folklorik Değerler]

YASTIK GÜREŞİ:
Yaşlı bir insanın hayatla mücadelesinin sembolize edildiği yastık güreşi oyunu. Hem güldüren, hem düşündüren mesajlarla dolu bir oyundur. Malzeme olarak bir yastık, yere sermek için kilim ve yastığı tutmak için bir kişinin kullanıldığı oyunda, çeşitli güreş figürleriyle izleyiciye sunulur.

DEVECİ OYUNU:
Deveci oyunu bir hırsızla bir çobanın kovalamacısını anlatır. Bir hırsızın deveci katarından bir şeyler çalmaya çalıştığı oyundaki tiplemeler,kostümler, sarf ettikleri sözler alıştığımız salon tiyatrosunun dışında, geleneksel Türk tiyatrosunun doğaçlamasının hoş bir örneğidir.

ERKEKLER ARASI DÜĞÜN OYUNLARI:
Düğünlerimizin son gecesi gelinin kına gecesidir. Bu aynı zamanda düğüncünün gelin almaya geleceği günün gecesi demektir. Bu gelme işi bir köyden başka bir köye olduğu gibi, aynı köyde bir mahalleden bir mahalleye de olur. Her iki türlüsünde de erkekler düğün odasında, kadınlar düğün evinde gece yarılarına kadar güler, oynar, eğlenir, halay çekerler. Düğünün önemli gelenek ve törelerini işlerler.

Temsil, öykünme (taklit), orta oyunu türünden diyebileceğimiz bir çok eğlence türüne yer verilir. Oyun ya da seyir çıkarma denilen bu işler, çokca sı erkekler arasında görülür. Daha çok da gelin almaya gelen düğüncüye yaptırılır. Bu eğlenceler, yalnız düğün evinde değil, eğer düğün köyden köye ise düğüncünün misafir olduğu odalarda da sabahlara kadar devam eder. Bu düğünler köylünün mahsulünü kaldırıp eli para gördüğü sonbahar ve kış günleri yapılır. Çünkü o mevsimde köylünün işi de yoktur.

KOCALARIN YÜZÜNÜ:
Erkeklerden birkaçı kız, biri de ana kılığına girer. Düğün evinden özel kadın giysileri getirtilir. Hazırlık odasında kendilerine çeki düzen verip düğün odasına girerler. Kızlardan her biri odadaki erkeklerden birer koca seçip yanlarına oturur, kollarını da kocalarının boynuna sararlar. Bir elleriyle de kirmen çevirirler. Avuçlarının içinde un vardır. Oyunu yöneten ana, "Kızlarım, evinize bir misafir gelince, kocalarınızın yüzünü ağartın." der demez avuçlarındaki unu kocalarının yüzüne sürerler.

ET SATMA OYUNU:
Bir et satan kişi çıkar ortaya. Kendine bir yazıcıyla, sözde gizliden 3 tane de kırbaçları koyunlarında saklı yardımcı alır ki adları Arap, Çerkez ve Hıdır'dır. Erkeklerden bir kısmına yalancıktan et satılır. Bir yandan da herkesin aldığı et, borç olarak yazılır. Sıra alacak toplamaya gelir. (Bu hemen de olabilir, kısa bir oturuştan sonra da olabilir.) Önemli olan alacak toplanırken borçlulardan bir kısmı borçlarını ödeyemez olmalarıdır. İşte o sırada et satıcı yardımcılarına sırasıyla ve gerektikçe kırbaçlarını birer birer çıkarttırır, tekerlemeyi söyler;

"Arap
Vermeyenin hali harap
Çerkez
Ne halt eder de vermez
Hıdır
Vermeyenin hali budur"

Her gelen ne kadar borç için çağrıldıysa ona o kadar kırbaç vurulur. Oyun böylece biter.

TALEBE OKUTMA
Birisi tesbihi, asası, içi su dolu tas oturtulmuş sarığıyla hoca olur. Erkekler arasından şakaya uygun bir kaç kişiyi öğrenci olarak seçer ve diz çöktürür.

Aşağıdakileri sırasıyla okutmaya başlar:
"Elifcimlisin bori
Başındadır zoru
Elinde asa
Dikkat et tasa"

Bu sözleri hoca söyler. Öğrenciler de birer birer yineler. Bunun üzerine hoca iyi bulduklarına sırasıyla tesbihinin asasını armağan eder. En iyi buldum dediği öğrenciye de kendi başından çıkarıp onun başına geçirmek yoluyla içi su dolu sarığını armağan eder. Ters çevrilerek verilen sarığın içindeki su dolu tas öğrencinin başına geçer.

CİRİT, GÜREŞ VE AT YARIŞLARI:
Yozgat köylerinin harman yerlerinde gençler güreş tutardı. Düğünlerde hediye olarak koç konurdu. Başı alan pehlivan koçun sahibi olurdu. Yine düğünlerde köylerde cirit oynanırdı. Meşhur ciritçiler köyden köye davet edilirdi. Yozgat merkezde yılın değişik zamanlarında Abdullanın Bostanında ciritler oynanırdı. At yarışları hemen hemen her ilçede yapılırdı. Yozgat'ta ise Kırıklı Mevkiinde ve Ofis Üstü'nde at yarışları olurdu. Meydan iple çevrilirdi. (Bu yarışlar biletli olurdu.)

GİYSİLER:
[Yozgat Folklorik Değerler]

ERKEK GİYSİLERİ:
[Yozgat Yöresel Erkek Giysileri]
Köylerde;
Başa: Keçeden örülerek yapılan kırmızı veya beyaz fes giyilir. Gençler sade fes giyerken ihtiyarlar etrafında ebani sarık sararlar.
Göynek: Tırıl tabir edilen siyah-beyaz çizgili kumaştan yakasız olarak dikilir. Sol kısmı geniş tutularak sağ omuz üzerine düğmelenir. Kollar el kısmına doğru genişler,düğmesizdir.
Delme Yelek: V yakalı önden düğmeli üç cepli olarak göynek üzerine giyilir.
Potur: Kalın aba Kumaştan arka kısmı geniş ve torbalı olarak dikilir. Ayak bileğine gelen kısmın içine ikinci bir kumaş yerleştirilerek sağlamlaştırılır.
Çorap: Düz beyaz ve siyah yünden örülür.
Çarık: Camız gönünden (deri) halkın kendisi tarafından dikilir.
Şal Kuşak: Göynek ve poturun üzerine katlanarak sarılır.
Yağlık: Kumaştan düşmeyecek şekilde belin sağ tarafına asılan büyükçe bir mendildir.

Şehirde;
Başa: Keçeden dövülerek yapılan kırmızı fes giyilir. Gençlerde etrafına boziye ve poşu sarılarak sağ tarafta düğmelenerek uçları aşağıya doğru bırakılır.
Göynek (Gömlek): Yakasız olarak düz kumaştan dikilir. Önden düğmeli kol ağızları manşetlidir.
Delme Yelek: V yaka şeklinde üç cepli dikilir. Üst cebe köstek,alt ceplerden birine saat konulur.
Aba: Yarım ve tüm aba olarak iki şekilde dokunur. Kalın ve renkli yündendir. Bele kadar olanına yarım aba, diz kapağına kadar olanına tüm aba denir.
Kurt Ağzı Şalvarı: İsmini paçasındaki kurt ağzı şeklinden alır.
Çorap: Renkli ve işlemeli olarak örülür.
Çerkez Kuşağı: Düz beyaz renklidir. Bele sarılır. Sol ucu hafif yana bırakılır.
Yağlık: Bir ucu kuşağın içine sokularak sağ yana bırakılır.
Ayağa: Siyah ve kırmızı renklerde yemeni veya mıhlı kundura giyilir.

KADIN GİYSİLERİ:
[Yozgat Yöresel Kadın Giysileri]
Köylerde;
Başa: Keçeden dövülmüş kırmızı fes arkaya doğru yatırılarak giyilir. Fesin ön kısmına değişik renk kumaşlar ve boncuklarla süsleme yapılır. Fesin üzerine Tokat yazması boynun arkasında düğümlenecek şekilde bağlanır.
Üç Etek: 3 parçadan dikilir. Aynı kumaşın değişik renkleriyle üçgen motiflerle süslenir. Süslemeler genelde yaka kenarlarında kollarda ve üç eteğin arka alt kısmındadır. Üç eteğin ön iki ucu bele sokulur.
Entere Şalvar: Üç eteğin içine giyilir. Ön alt kısmı kanaviçe işlemedir.
Şalvar: Ayak bilekleri içten bağlanacak şekilde dikilir.
Çorap: Renkli işlemeli yün çoraptır.
Önlük: Üç eteğin kumaşından değişik renk kumaşlar,pul ve boncuklarla süslüdür.
Çarık: Camız derisinden yapılır. Üzerine ponpon veya küçük cam parçaları yerleştirilir.
Bel boncuğu: Bele bağlanır. İrili ufaklı boncuklarla örülür.

Şehirde;
Başa: Fes giyilir. Fesin önü altın veya oyalarla süslenir. Fesin her iki yanına şekkiye takılır. Ekonomik yönü iyi olanlar fes üzerine gümüş taç takar. Üzeri renkli kıvraklarla örtülür.
Üç Etek: Üç parça kadifeden dikilir. Antep işi denilen işlemelerle donatılır.
Entere Şalvar: Aynı kadifeden yapılır. Antep işi ile süslenir.
Şalvar: Saten kumaştan dikilir.
Çorap: İşlemeli renkli yün çoraplardır.
Yemini: Deriden, ince topuklu ve kırmızı renklidir.
Takı: Fese altın, boyna hamaylı, bele gümüş veya altın kemer takılır.


-------------------------------------------------------------
BEN KOZANLIMI TARIF ETSEM YENIDEN KALEM SIPARISI VERMEM GEREKIR
yukariya dogru cek

{[warnOptionsBox]}

EGER SIZLERE YARDIMCI OLDUYSAM NE MUTLU BANA...TEKRAR ZIYARETINIZI BEKLERIZ
Ziyaretci
0 Üyeler ve 4 Misafirler Baglilar.

yeni üyemiz olarak hosgeldiniz: Bab
giris yapanlar
{[counter_v_yesterday_today_online_guests]}

Forum istetistikleri
Forumun var 1369 konular ve 1775 yorumlar.

Bugün0 üyelerimiz burdaydilar:



Xobor Ein Kostenloses Forum von Xobor.de
Einfach ein Forum erstellen