Köyümüzde Balkan ve Türk savaşlarının gazileri çoktu.Her birisinin ağırbaşlı otoriter,hürmetkar kişilikleri vardı.
Mustafa Kılıç,otoriter ve oldukça kendisine güven duyan,yapılmasını istediği bir iş için,hemen ricada bulunmayan kişilikte bir insandı.
Belkide hayatta tek yenildiği nesne sigarasıydı.Durmadan tutturur,hep iç dünyası ile bağdaşık kalır,olur olmaz bir durum karşısında ortaya atılmazdı.
Balkan savaşında "Topçu" sınıfında görev aldığı kesindi.
kendisinin Mülazım(Teğmen) rütbesiyle terhis olduğunu bilirdik.Bu rütbeye yaklaşmakta olan bir düşman gemisine,elindeki son top mermisini,tam isabetle,bacasından içeri düşürerek batırma başarısıyla ulaştığını söylerlerdi.
İsmail Tabak,oldukça konuşkan biriydi.anılarını anlatırken adeta coşardı.anlattıkları şeylerin ayrıntılarına girer,yaşlılığın verdiği bir unutkanlıktan olsa gerek,bazen duraklar"ben neyi anlatıyordum ki diyerek",dinleyenlere sorardı.
Gerek ismail Tabak,gerekse Mustafa Kılıcın bir birleriyle örtüşen bir anıları vardı ki,her ikiside ayrı ayrı yerlerde olmuştu.Derlerdi ki."Tayin yok,EWrat aç".En sonunda kendimize göre bir formül bulduk.O da subayımızdan atını istemek.Kestik atı;o gün topluca bir Bayram ettik.Ama gözü açık dört beş kişi kesilen atın kellesini alıp kaçırdılar.
Ömer Pat,aşırı derecede ağırbaşlı,hürmetkar,alçak gönüllü bir gaziydi."Çanakkale geçilmez" dedirtenlerdendi.
Diyerlerinden ayrı özelliği 57.tümen aratından olmasıydı.Mustafa Kemal Atatürkün bizzat yönettiği tümenden.
Mahmut Akveli gazilerin en hareketli olanıydı.çabuk sinirlenir çabuk gevşerdi.Anılarını anlatırken,sözcüklerine ilginç vurgular yapar,dinleyenlerin dikkatini ayakta tutardı.
Alman,Fransız,İngiliz ve Rus askerlerinin sevgi yada acımazsız biçimindeki karakter yapılarını ince ayrıntılarına kadar anlatmayı ihmal etmez,en çok da ingiliz askerlerinin acımasız,merhametsiz olduklarından dert yanardı.
o,anılarını anlatırken coşkuya boğulurdu.Bir süre ingilizlere esir düştüğünü,esaretlerindeki kamp hayatını ayrıntılı bir biçimde naklederdi.
Kendi kendine pat,cat ingilizce cümleler kurar,duyduklarını bize anlatırdı.
Birisi çıktı ve:
Mahmut Dayı,anlatıyorsun anlatmasına ,iyi güzelde...Geçen bir asker arkadaşınla konuştum dağ köylerinin birinde.Senin bu anılarından bahsettim ona.Bana ne dedi biliyormusun?"
-"Ee ne dedi?"
-"Yalan yahu.O,nun anlattıkları.O tüfek bile patlatamazdı.Hep samalıklarda saklanırdı" diyor.
Mahmut Akveli hızla bacaklarını sıyırır,elini arkaya atıp,gömleğini ,fanilasını ensesine kadar toplar,gruba dönerek
"o,kimse ona şöyle.Bu yara izlerini anası çizmadı!"diye taşı gediğine koyar herkesi gıpta ve hayranlıkla güldürürdü.
Mahmut Akveli olabildiğince dürüst bir gaziydi.